Bathonea ‘ören yeri’ olmalı

Bathonea ‘ören yeri’ olmalı

Küçükçekmece Gölü’nün kıyısında yer alan antik kent, büyüklüğü ve kalıntılarıyla heyecan yaratıyor.

İstanbul’un batı yakasında, günümüzde Avcılar sınırları içerisinde, Küçükçekmece Gölü’nün kuzeybatı kıyısında yer alan antik bir yerleşim Bathonea. Bu bölgede gün yüzüne çıkan buluntuların anlattıkları arkeoloji dünyasını hayrete düşürmüştü. Paleotik döneme ait aletlerin dışında, tarım bilgisinin Avrupa’da bağımsız olarak çıkmadığını, Ortadoğu’dan Avrupa’ya geçtiğini ispatlayacak çakmak taşı aletler, Neolitik, Kalkolitik, Tunç ve Demir çağına tarihlenen çanak çömlek parçaları, Avrupa topraklarındaki ilk Hitit izleri, Trak ve Frig kavimlerinin MÖ 1200’lerde İstanbul Boğazı’ndan geçerek Anadolu’ya göç ettiklerinin kanıtları… Daha sonra bütün bunları büyük (anıtsal) Hellenistik yapılarla birlikte erken Roma’ya tarihlenen iki liman, bir deniz feneri ve Roma İmparatoru Büyük Konstantin’in MS 4. yüzyılda yaptırdığı imparatorluk binaları izliyor. Bathonea’da Prof. Dr. Şengül Aydıngün’ün kazı başkanlığında süren kazılar 2021 yılından bu yana Mercedes-Benz Türk sponsorluğunda devam ediyor. Küçükçekmece gölünün kıyısında büyük bir alana yayılan kalıntıları kazının başkan yardımcısı Ayberk Enez’le tekrar görme şansı bulduk.

Bathonea’nın keşfine yol açan bir koruma duvarı, yerleşimin görkemli yapılarını da ortaya çıkardı. Koruma duvarının içinde kalan alanda bir Bizans “martyrion”u (şehitlik) bulundu. Bu yapı, dıştan kare, içten sekizgen planlı, kubbeli ve bir kriptaya (yeraltı mezar odası) sahip. Martyrion’un zemin döşemeleri, yüksek işçilik kalitesine sahip. Yapının kubbe, kemer ve duvarlarında kullanılan mozaik kaplamalarından elde edilen tesseralar arasında yeşil, mavi, sarı, kırmızı, beyaz doğal taş, mermer ve cam örneklerinin yanı sıra çok sayıda altın ve gümüş yaldızlı parçalar bulunmuş. 

DEVASA SARNIÇ

Bu yapıya komşu bir yapı daha binlerce yıl öncesindeki yaşama yine ışık tutar nitelikte. MS 10. yüzyılda inşa edilmiş şarap ve zeytinyağı işliğinin içerisinde eğimli ezme alanları, toplama çanakları, fermantasyon çukurları, merdivenler, mermer filtrasyon sistemi ve pres ağırlıkları gözle görülebiliyor. 

Bölgenin Bizans İmparatorluğu için taşıdığı stratejik önem, imparator Büyük Konstantin tarafından yaptırıldığı belirlenen devasa bir açık sarnıç ile gözler önüne seriliyor. Sarnıcın boyutları yaklaşık 100×20 metre. Bu sarnıca yapılan su yollarından bugün hâlâ su akmaya devam ediyor. 

Biraz daha ileriye gittiğinizde önce sizi bir yapı kalıntısı ve onu çevreleyen upuzun duvarlar karşılıyor. Henüz duvarların boyutu ortaya çıkarılmış değil ancak ileride aralarında yürünebilecek hale getirilmesi planlanıyor. Buradaki kalıntının hemen yanındaki liman kalıntısıyla bağlantılı olduğu düşünülüyor. Depolama amforaları, terazi aksamları, mühürler, kemik ve demir kalemler (kırmızı pigmentli yönetici kalemleri) gibi buluntular nedeniyle buranın bir “gümrük yapısı” olduğu ve gelen malları kontrol etmek, aktarmak veya çıkışını sağlamak amacıyla kullanıldığı ifade ediliyor. 

Yine biraz daha ilerlediğinizde bu kez yine büyük bir liman ve bir Osmanlı yerleşiminin atıl durumda beklediğini görüyorsunuz. Çiftlik olarak yakın tarihe kadar kullanılmış burada, yerlerdeki taşlar sizi karşılıyor. Buradaki taşlı yolda yürürken restorasyondan geçmiş büyüleyici halini ister istemez gözünüzde canlandırmaya başlıyorsunuz. 

Kentin kaderi, Marmara Bölgesi’nde yaşanan depremlerden doğrudan etkilenmiş. Bazı dönemlerde saldırılar olmuş, bunun sonucunda yangın izleri de bulunuyor. 

YAPILAŞMA TEHLİKESİ

Bathonea’ya ilk kazma 2009 yılında vuruldu. Antik kentlerin diğer örneklerine bakıldığında geçen süre arkeolojik kazılar için çok az bir süre. Ancak buna karşın hem ortaya çıkanlar hem de konumunun güzelliği nedeniyle büyüleyici bir alan. Küçükçekmece Gölü’ndeki kalıntılar için durum iç açıcı değil. Geçmişte koruma kararı kaldırılıp nükleer, sanayi ve ev atıklarıyla kirletilmiş. Kirlilik nedeniyle dalgıçların hastalandığı bile ifade ediliyor. Yine de liman ve diğer tüm kalıntılar, göl çevresinin yapılaşma tehditiyle karşı karşıya. Bathonea’ya giden yolda inşaatlar başlamış bile. Kazı bölgesi sit alanı olsa da Bathonea’nın “ören yeri” statüsüne kavuşması hayati bir önem taşıyor. Ayberk Enez, gölün çevresinde hatta karşı kıyısında bile yapılaşma kalıntıları olduğunu söylüyor. Bathonea’nın İstanbul’a yapılan kültür turizm gezilerine bir gün ekletecek kadar önemli olduğu ifade ediliyor. 

BATHONEA’NIN ÖNEMLİ ARKEOLOJİK BULGULARI 

  • * İki liman, bir deniz feneri
  • * Apsisli yapı (Kilise olabileceği düşünülüyor)
  • * Şaraphane
  • * Gümrük binası
  • * Geç Osmanlı kalıntıları (kubbeli hamam, çiftlik yapıları)
  • * Hitit dönemine ait heykelcikler
  • * İnsan iskeletleri
  • * 200 binden fazla seramik parçası.
  • * 950 adet damgalı tuğla (çoğu “Konstantin” damgalı ve haç işaretli, imparatorluk tarafından önem verildiğinin işareti).
  • * 750 adet mimari mermer parça (işlemeli, yazıtlı, dekoratif).
  • * Yaklaşık 700 adet unguentarium (ilaç şişesi).
  • * Yaklaşık 70 bin adet tesserae (mozaik parçası), bunların yüzde 10’u altın varaklı.

Haberin kaynağı için tıklayınız.

Önerilen makaleler